MUHTASAR İLMİHAL
197 Nefs-i Emmâre “İnsanda iki ruh vardır: Birine hayvânî rûh denir ki, bu Cenâb-ı Hakk’ın celal sıfâtının tecellîsi ile yaratılmıştır. Birine de sultânî rûh denir. O da Cenâb-ı Hakk’ın cemâl sıfatının tecellîsi ile yaratılmıştır. Beden ülkesinde bu iki padişahın birer veziri ile birer şeyhulislâmları vardır ki, vücût iklimini onlarla idare ederler. Hayvânî rûhun veziri akl-ı maâş ve mercii, Şeytan’dır. O, Şeytanlarla istişâre eder. Sultânî rûhun de veziri akl-ı maâd ve şeyhulislâmı melektir. O da onlarla istişâre eder. Hayvânî rûhun zev- ki, yiyip içmek, giyip kuşanmaktır. Yani zahirde insana lezzet verecek ne varsa onların hepsinden safâ ve kuvvet bulup, sultânî rûha galip ge- lir. Sultânî rûhun zevki, zikir, fikir, ibadet ve Allâh’ın emirlerine itaat ve yasaklarından kaçınmaktır. Sultânî rûh, işte bunları yapmakla hayvânî rûha galip gelir. Yukarıda anlatıldığı gibi, bunlar vücutta hükmeder- ler. Birinin sıfatı diğerinin sıfatına zıt olduğu için daima birbirleriyle muhârebe ve mücâdele ederler. Hayvânî rûhun aslı “emmâre bi’s-sû” dur. Yani mübâlağa ve şiddetle kötülüğü emredicidir. Ona “nefis” ismi verilir. İşte bu sıfat Cenâb-ı Hakk’ın celâl sıfatının mazharıdır ki, daima hakkın rızâsına muhâlif şeylerden lezzet ve kuvvet bulur.
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=